İlk Keşifler
19. yüzyılın sonunda, Demir Çağı yerleşimi Sam’al’da (günümüzdeki adıyla Güneydoğu Anadolu’da bulunan Zincirli) yürütülen Alman kazıları sırasında, bu yerleşimin 7 km kuzeyinde Gerçin Höyük tespit edilmiştir. Bu kayalık tepesinin oldukça belirgin iki zirvesi, kendisini çevreleyen Karasu Vadisi’nden 70 m yüksekte olup, müstakil konumuyla uzaktan rahatça görülebilmektedir. Gerçin Höyük Gaziantep ilinin yaklaşık 80 km batısında yer alıp, Nurdağı ilçe merkezinin birkaç km güneyinde bulunur.
Felix von Luschan’ın 1890 yılındaki incelemeleri sırasında burada dört heykele ait parçaların yanında, neredeyse bütün halinde ele geçen Fırtına Tanrısı Hadad’ın devasa heykeli bulunmuştur (Resim 3). Heykelin alt yarısında, Semitik dilin, Sam`al (Zincirli Höyük) şehrinde konuşulmuş olan bir lehçesinde yazılmış bir yazıt bulunmaktadır. Yazıtın içeriğine bakıldığında, bu heykelin, Sam’al şehrinin kralı Panamuwa (M.Ö. 840-810) tarafından buraya yerleştirildiği ve bu alanda Panamuwa tarafından Sam’al tanrıları için bir tapınağın yanı sıra kral mezarları inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Gerçin, bir “kült” alanı niteliği taşımakta olup muhtemelen birden fazla işlev görmektedir. Bu işlevlere örnek olarak, hanedanlığa ait mezar alanı, ata kültü alanı, Fırtına Tanrısı Hadad ve diğer Sam’al tanrıları için tapınak alanı sayılabilir (Bonatz 2000; Niehr 1994; 2006). Her ne kadar Robert Koldewey, 1890 yılında iki parçalı kale surları gözlemlemiş olsa da, burada bir yerleşimin varlığı henüz doğrulanmamıştır.
Atalar Kültü
Kuzey Suriye-Güneydoğu Anadolu bölgesi Erken Demir Çağı'ndaki ata kültü üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, ata kültünün, Aram ve Luwi hanedanlarının ve kentsel elitlerinin kimliklerinin oluşumunda önemli bir araç olarak görülmesi gerektiğini göstermektedir (Niehr 1994; Bonatz 2000, Brown 2008; Gilibert 2011). Ata ve ölü kültlerine ait bu törensel pratik, ağırlıklı olarak mezar stellerinin, iç kaleleri süsleyen rölyefli orthostatların ve heykellerin ikonografik analizleri ve ilgili birkaç yazıtın incelenmesiyle tanınmıştır. Zincirli'nin aşağı şehir kısmında gün ışığına çıkarılan olağanüstü Katumuwa Steli sayesinde ilk kez bir ölü anma steli, kendi özgün konumunda, "ölü şapeli" olarak yorumlanan bir mimari bağlamda belgelenmiştir (Strubel und Herrmann 2009). Buna karşılık, ata kültü ile gömü alanı arasında nasıl bir ilişki olduğu, yerleşimlerin nekropollerin nerede oldukları ve ata kültü ile tanrı kültü arasındaki kanıtlanmış ilişkinin anıtsal kült alanları algısına nasıl yansıdığı konuları hâlâ büyük ölçüde belirsizliğini korumaktadır. Dolayısıyla, Gerçin Höyük'teki buluntu yeri, tanrı kültü, ata kültü ve ölü gömme kültünü kavramsal olarak bünyesinde barındıran, oldukça görünür ve dinsel nitelikli bir alanın ortaya çıkışı ve gelişimine dair soruların merkeze alınıp bölgesel ve bölgeler-üstü ölçekte arkeolojik olarak incelenmesi için eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Proje, Gerçin'de bir tapınağın, hatta muhtemelen Sam'al şehrinin ana tapınağının bulunduğu ve buradaki kral mezarlarının, Gerçin'in kutsal niteliğinden kaynaklandığı önermelerinden yola çıkmaktadır.